Yaşının ruhuna sahip olmayan yaşının tüm sıkıntılarını yaşar…
Voltaire
Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu…
George Orwell
Bir dik duruşun kaç yenilgi, ne kadar gözyaşı, kaç kalp ağrısı ettiğini bilemezsiniz…
Frida Kahlo
Girişte bir sözüne yer verdiğimiz tarihin en büyük filozoflarından biri olan Voltaire Fransız İhtilali’nin babası sayılır. Yani çocuğunu görememiş bir baba gibidir Voltaire amca. 10 yıl 6 ay 4 gün süren Fransız ihtilali onun ölümünden 11 yıl sonra başlayabilmiştir ancak…
Şimdi kalkıp Voltaire’den önce Montaigne, Descartes ve Montesquieu okuyan sonra Rousseau ve Diderot okuyan bir halkın, arkasında 300 yıllık rönesans hareketleri olan bir devrimi nasıl başardığını anlatmaya kalksam kime ne anlatabilirim ki..?
Ondan sonra da; arkasında hiç bir şey olmayan, yani sadece okuma yazma bilmeyen, 600 yıl kendilerine kul muamelesi yapılan ve kendilerini kul zanneden cahil bir teba ile tek başına Mustafa Kemal’in 15 yılda yaptıklarını anlatacaksın aynı cahil torunlara hemi. Sonra da onlara EFENDİLER diye hitap etmesini anlayacaklar..! Anlamadıkları için bu haldeyiz işte…
Yok yok gerçekten çok zor. Ama anlatmaktan başka da çaremiz yok…
Gelin bu hafta yaşanan, utançla dolu demokrasi tarihimizin en utanılacak olayına bakalım şimdi. Yaşanan hukuksuzlukları anayasa tanımamazlıkları ve bütün rezillikleri bütün dünya izledi. TBMM’nin resmi sitesinin MİLLETVEKİLLİĞİ SONA ERENLER bölümündeki listeye bir kişi daha eklendi sonunda. Fotoğrafta da görüyorsunuz. İlki sayın Hasan Bitmez. Bitiş gerekçesi bölümüne “VEFAT 14.12.2023” yazmışlar, Allah rahmet eylesin. İkincisi Sayın Şerafettin Can Atalay. Onun gerekçesine de hiç utanmadan arlanmadan “ANAYASAYA GÖRE MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞMESİ 30.01.2024” yazmışlar. Gerçekten hiç utanmamışlar…
Ulan resmen geri zekalı dangalaksınız desek öyle değilsinizdir inşallah. Hiç olmazsa “TAYYİP’E GÖRE MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞMESİ” yazın oraya da biz de anlayalım. Oraya Anayasaya göre yapılması gerekeni engelleyerek geldiniz zaten. Hadi bunu da yiyelim, olsun. Anayasaya göre vekilliği düşürüldüyse demek ki anayasaya göre milletvekiliydi. Anayasaya göre milletvekiliyse 9 ay hangi anayasaya göre içeride tuttunuz Can Atalay’ı o zaman. Anayasaya yasaya uygun olan işinizin olmasından vazgeçtik de bir tane vicdana delikanlılığa uyan işiniz olmayacak mı sizin Allah aşkına..! Yorulduk..!
Sayın Erkan Baş’ın o gün söylediklerine ilave olarak bir kaç cümle de o günkü oturumu yöneten TBMM Başkanvekili için söyleyelim. Önce bütün siyasi hayatında tek bir dik duruşunun olmadığını söyleyelim. Söylemesek de olurdu aslında, dik duruşa sahip herkes bunu biliyor. Sonraki daha beter. Minik minik çocuklara tecavüz eden sapıkları savunurken “bunlar tecavüzcü değil, bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil, ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işlerdir” diyecek kadar vicdansız bir adam o. TBMM başkanlık koltuğunda böyle bir adam oturuyorsa bir şey söylemeye de gerek yok aslında. Koltuğun ağzı olsa da konuşsa. İyi ki “Can Atakay’ın da rızası var” demedi. Daha da kötü olanı öyle bir şey deseydi bu halkın onu da yiyecek olmasıydı…
Neyse uzatmayalım, devam edersek taa ana rahmine düştüğümüz geceye kadar gideriz ki o gece de, Nazım’ın dediği gibi..:
Bitten, açlıktan, sıtmadan betersiniz. Yüz Türkiye olsa, elinizden de gelse, yüzünü de zincire vurur, yüz kere satarsınız. Milletimin en talihsiz gecesi, ana rahmine düştüğünüz gecedir..!