Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Davut HACIHASANOĞLU
Köşe Yazarı
Davut HACIHASANOĞLU
 

NASIL SEÇİYORSAK

      Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Allah beterin beterinden saklasın derler, bir de düşünenleri, gelin şuna düşünenleri demeyelim, düşünmeye çabalayanları da hep öldürmüşler...                         Yaşar KEMAL   Cahil yalancıları sever, yalancılar da cahili…                            Ferit EDGÜ              Dünyanın kırmızı bültenle aradığı kötü adamlar Türkiye’de birbirlerini öldürüyorlar aylardır. Ve ceplerinden TC’nin kırmızı pasaportu çıkıyor hiç bilmediğimiz(!) şeylerin sayesinde. Bundan sonrasını da kimse konuşmuyor zaten. Hükümet aynı, sadece bakan değişmiş ama bu durum hükümetin büyük başarısı olarak yutturulmaya çalışılıyor yandaş yalaka basın tarafından. Çok çalışmalarına da pek gerek kalmıyor aslında. Çünkü halkımız ağzı açık bekliyor yutmak için. Niye..? Düşünmeyi bilmiyoruz da ondan. Bugünkü içişleri bakanını alkışlayan sürüler, o kötü adamları Türkiye’ye toplayıp kırmızı passport veren şimdiki bakmayan önceki bakan o uzun saçlı adamı da alkışlıyorlardı. Soruyorum bazılarına, “konjonktür değişti” diyorlar. İkinci soruyu soruyorum “konjoktür nedir” diye; “o kadar soru sorma” diyorlar. Zaten ben de üçe kadar saymayı sevmiyorum ve sormuyorum… Hayatta her şeyin kendine özgü bir usulü olmalı, insanla dalga geçmenin bile. Adam 22 yıldır bir ülke ile resmen dalga geçiyor ve o ülkenin yarısı bundan hiç rahatsız olmuyor. Hatta dünya lideri diyerek alkışlıyorlar onu ellerini kırarcasına. Hızını alamayıp kainat lideri diyenler de az değil hani… Adam demokrasiyi gideceği yere kadar bineceği tren olarak tanımladı önce. Bütün arkadaşlarını toplayıp adını AKP koyduğu o trenine bindi sonra. Bazıları çok sevdi o trene bakmayı, 22 yıldır da içinde olanları hiç görmeden bakıyorlar öyle… Yıllarca mitinglerde “beraber yürüdük biz bu yollarda” diye nara attırdı o bazılarına. Onlar da kendilerini aynı trende zannettiler hep. Adam partiyi kurduğu  bütün yol arkadaşlarını bir bir o trenden atarken onlar sadece o trene baktılar. Onlar gibi o trenin demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan başkaları da oldu. Onlara da anlatamadık. Yetmezmiş ama evetmiş.  Belki biz anlatamadık ama siz de hiç anlamadınız be kardeşlerim, yani kabahatım çoğu bizde değil. Niye anlamadınız, çok basit. Çünkü anlamak için düşünmek gerekirrdi. Sizin kendinize ait bir düşünceniz olmadı ki hiç. Adam “çözüm süreci” dedi öyle düşündünüz, “yemişim çözümü” dedi  öyle düşündünüz. “Amerika en yakın dostumuz ve en iyi müttefikimizdir” dedi öyle düşündünüz, “Amerika katildir” dedi öyle düşündünüz. “Hoca Efendi dini bütün vatan sever bir din alimi büyüğümüzdür” dedi öyle düşündünüz, “vatan haini teröristtir” dedi öyle düşündünüz. “Sedat Teker adamın dibidir dedi” öyle düşündünüz, “FETÖCÜ vatan haini teröristtir” dedi öyle düşündünüz. Saymakla bitiremem, bitmez…   Yıllar böyle geçti. Şimdi önümüzde yine bir seçim var… Kendinden olmayan herkese “vatan haini terörist” diyen adamın son seçim sloganlarını bir bir yazıp nasıl dalga geçtiğini gösterecektim size ama son dalga hepsini silip süpürdü. Onunla bitirelim… Adam para bulamadığı için Türk ordusunun tank palet fabrikasını 50 milyon dolara sattı o ordunun bir askerine 55 milyon dolara bilet alıp turistik bir seyahata gönderdi. Yetmedi. En çok iddialı oldukları ve en çok kazanmak istedikleri  iki büyük kentin birinde Taksim’in ortasına, diğerinde Kızılay’ın göbeğine birer tane film seti gibi uzay üssü kurmuşlar. Yerli ve milli ümmetimiz ziyaret ediyor o uzay üslerini, uzaydaki astronotumuzu izliyorlar. Bari Mustafa Topaloğlu’nu gönderseydiniz en azından gırgır olurdu diyesi geliyor insanın. İzmir’de kurmamışlar çünkü işe yaramayacağını biliyorlar. Bayburt’ta Rize’de Trabzon’da da kurmamışlar çünkü oya ihtiyaçları yok oralarda…  Yıllardır çinde ne olduğu bilinmeyen türbelere gidip ağaçların dallarına çaput bağlayıp duvarlara yüz sürüp el açarak şefaat  isteyen insanların davranış ve karar verme biçimlerine baktıkça söyleyecek sözü de kalmıyor insanın. Öyle olunca da susuyor insan…

NASIL SEÇİYORSAK

 

 

 

Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Allah beterin beterinden saklasın derler, bir de düşünenleri, gelin şuna düşünenleri demeyelim, düşünmeye çabalayanları da hep öldürmüşler...

                        Yaşar KEMAL

 

Cahil yalancıları sever, yalancılar da cahili…

                           Ferit EDGÜ

            

Dünyanın kırmızı bültenle aradığı kötü adamlar Türkiye’de birbirlerini öldürüyorlar aylardır. Ve ceplerinden TC’nin kırmızı pasaportu çıkıyor hiç bilmediğimiz(!) şeylerin sayesinde. Bundan sonrasını da kimse konuşmuyor zaten. Hükümet aynı, sadece bakan değişmiş ama bu durum hükümetin büyük başarısı olarak yutturulmaya çalışılıyor yandaş yalaka basın tarafından. Çok çalışmalarına da pek gerek kalmıyor aslında. Çünkü halkımız ağzı açık bekliyor yutmak için. Niye..? Düşünmeyi bilmiyoruz da ondan. Bugünkü içişleri bakanını alkışlayan sürüler, o kötü adamları Türkiye’ye toplayıp kırmızı passport veren şimdiki bakmayan önceki bakan o uzun saçlı adamı da alkışlıyorlardı. Soruyorum bazılarına, “konjonktür değişti” diyorlar. İkinci soruyu soruyorum “konjoktür nedir” diye; “o kadar soru sorma” diyorlar. Zaten ben de üçe kadar saymayı sevmiyorum ve sormuyorum…

Hayatta her şeyin kendine özgü bir usulü olmalı, insanla dalga geçmenin bile. Adam 22 yıldır bir ülke ile resmen dalga geçiyor ve o ülkenin yarısı bundan hiç rahatsız olmuyor. Hatta dünya lideri diyerek alkışlıyorlar onu ellerini kırarcasına. Hızını alamayıp kainat lideri diyenler de az değil hani…

Adam demokrasiyi gideceği yere kadar bineceği tren olarak tanımladı önce. Bütün arkadaşlarını toplayıp adını AKP koyduğu o trenine bindi sonra. Bazıları çok sevdi o trene bakmayı, 22 yıldır da içinde olanları hiç görmeden bakıyorlar öyle…

Yıllarca mitinglerde “beraber yürüdük biz bu yollarda” diye nara attırdı o bazılarına. Onlar da kendilerini aynı trende zannettiler hep. Adam partiyi kurduğu  bütün yol arkadaşlarını bir bir o trenden atarken onlar sadece o trene baktılar. Onlar gibi o trenin demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan başkaları da oldu. Onlara da anlatamadık. Yetmezmiş ama evetmiş.  Belki biz anlatamadık ama siz de hiç anlamadınız be kardeşlerim, yani kabahatım çoğu bizde değil. Niye anlamadınız, çok basit. Çünkü anlamak için düşünmek gerekirrdi. Sizin kendinize ait bir düşünceniz olmadı ki hiç. Adam “çözüm süreci” dedi öyle düşündünüz, “yemişim çözümü” dedi  öyle düşündünüz. “Amerika en yakın dostumuz ve en iyi müttefikimizdir” dedi öyle düşündünüz, “Amerika katildir” dedi öyle düşündünüz. “Hoca Efendi dini bütün vatan sever bir din alimi büyüğümüzdür” dedi öyle düşündünüz, “vatan haini teröristtir” dedi öyle düşündünüz. “Sedat Teker adamın dibidir dedi” öyle düşündünüz, “FETÖCÜ vatan haini teröristtir” dedi öyle düşündünüz. Saymakla bitiremem, bitmez…

 

Yıllar böyle geçti. Şimdi önümüzde yine bir seçim var

Kendinden olmayan herkese “vatan haini terörist” diyen adamın son seçim sloganlarını bir bir yazıp nasıl dalga geçtiğini gösterecektim size ama son dalga hepsini silip süpürdü. Onunla bitirelim…

Adam para bulamadığı için Türk ordusunun tank palet fabrikasını 50 milyon dolara sattı o ordunun bir askerine 55 milyon dolara bilet alıp turistik bir seyahata gönderdi. Yetmedi.

En çok iddialı oldukları ve en çok kazanmak istedikleri  iki büyük kentin birinde Taksim’in ortasına, diğerinde Kızılay’ın göbeğine birer tane film seti gibi uzay üssü kurmuşlar. Yerli ve milli ümmetimiz ziyaret ediyor o uzay üslerini, uzaydaki astronotumuzu izliyorlar. Bari Mustafa Topaloğlu’nu gönderseydiniz en azından gırgır olurdu diyesi geliyor insanın. İzmir’de kurmamışlar çünkü işe yaramayacağını biliyorlar. Bayburt’ta Rize’de Trabzon’da da kurmamışlar çünkü oya ihtiyaçları yok oralarda… 

Yıllardır çinde ne olduğu bilinmeyen türbelere gidip ağaçların dallarına çaput bağlayıp duvarlara yüz sürüp el açarak şefaat  isteyen insanların davranış ve karar verme biçimlerine baktıkça söyleyecek sözü de kalmıyor insanın.

Öyle olunca da susuyor insan…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort