İnançlı insanı, iyi bir insandan daha değerli gören tüm öğretiler sahtedir…
Tolstoy
Dünyanın asıl sorununu kimse göremiyor bana göre. Bir ben mi görüyorum sanki. Yok. Herkes görüyor aslında, ama kimse umursamıyor işte. Çünkü bırakmıyor günübirlik hayatlar yaşama takıntısı. Bırakmıyor bencillik, kayırmacılık, akrabacılık, milliyetçilik, ırkçılık, ümmetçilik…
Dünyanın en eski ve asıl sorunu iyi insan azlığıdır, belki de yokluğu. Burada kişi ile insanı iyi ayırt etmemiz gerekiyor ama. Kişi, kolayını seçendir; insan, zorunu seçen yani düşünen…
Kolayını seçen kişiler otomatik olarak bir lidere bağlanırlar. O liderler de arkalarındaki bu güçle dünyayı birbirine katarlar. Dünyaya bakınca bunu görmek için sadece kör olmamak yetiyor aslında, ama hüner sayar olduk artık bakar körlüğü. Bu yüzden uzatmadan geçiyoruz bu faslı ve zoruna geliyoruz. Yani insana. Yalnız insanı da kişilerden yaratacağız işte…
Evet. Kişileri insana evirebildiğimiz oranda dünyanın güzelleşmesinde payımız olacak. Peki bir kişiyi bir insana nasıl dönüştürebileceğiz. Önce tarihin en büyük yazarlarından biri olan Lev Nikolayeviç Tolstoy'a kulak verip inançlı insanı, iyi bir insandan daha değerli gören tüm öğretileri reddedeceğiz. Sonra da Atalarımızın “sürüden ayrılanı kurt kapar” sözünü çöpe atacağız. Biraz düşünelim lütfen. Tarihte atalarımız ne zaman ve ne için söylemişlerdir bu sözü bilmiyoruz ama günümüzde hep sürüyü sağanların söylediğini görüyoruz. Sağılmamak için önce sürüden ayrılacağız yani…
Şimdi bir kişinin bize, “nasıl insana dönüşürüm” diye sorduğunu düşünelim ve hep birlikte ona yanıt verelim. Bak ey kişi..:
Önce, bir adım önde olacaksın her şeyden...
Sonra, öyle herkesin beklediği şeyleri beklemeyeceksin hayattan. Mesela mutlu olmak için oturup bir sevgili beklemeyeceksin, sen olacaksın en tutkulu sevgilin. Kendinin elinden tutmakla öğreneceksin O’nun elini tutmaktaki ustalığı...
Daha sonra, bütün çocukları kendi çocuklarınmış gibi seveceksin renklerine bakmadan. Ve bütün evreni sen yaratmışsın gibi koruyacaksın tanrıya bırakmadan. Bütün çiçekleri sulamak da senin görevin olacak, bütün sokak köpeklerine su vermekte olduğu gibi...
Bir de insanlardan almağa çalışmayacaksın her şeyi. Çalışacaksan eğer başlarındaki karabulutlarda gökkuşağı olmağa çalışacaksın...
Ve, başkaları gibi sahip olduğun şeylerle övünmeyeceksin öyle. Unutma, asıl sahip oldukların vazgeçtiklerindir hayatta...
Bazen sonucu okuyucuya bırakmak güzeldir…