İnsan kaIabilmenin tek yoIu, insanIık dışı bu sisteme karşı savaşmaktır… KarI Marx
Kişiliklerinde devrim yapamayanlar, devrimci olamazlar… Mahir Çayan
Salaklık, sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemektir… Albert Einstein
Tarihini sadece kahramanlık hikayeleri ile anlatıp övünen insanlardan epey uzak durun. Milletler için de aynı şeyi söyleyeceğim ama başka millet yok işte..! Eleştirel gözle bakabiliyor mu insan kendi geçmişine, onlara yakın durun, soru sorun yanıtlarını dinleyin, konuşun öğrenin. Bir de geçmişine kıyaslamalı bakıp eleştirebilenler vardır ki onlara iyice sokulun, hayallerinizi paylaşın, hatta becerebiliyorsanız ortak hayaller kurun…
Konu kitap uzunluğunda ama olsun. Biz köşemiz kadar konuşup susacağız. Belki düşünmelerine yol açarız bazılarının…
Başka uluslardan bir kaç sözün bizdeki karşılıkları ile başlayalım işe..:
Onlara ataları “gül veren elde gül kokusu kalır” demiş, bize “bal tutan parmağını yalar” demişler. Onlara ataları “herkes her şeyden sorumludur” demiş, bize “her koyun kendi bacağından asılır” demişler, yetmemiş “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” da cabası. Onlara ataları “senin değilse alma” demiş, bize “üzümü ye bağını sorma” demişler. Onlara ataları “dürüstlük en iyi siyasettir” demiş, bize “dereyi geçene kadar ayıya dayı diyeceksin” diye öğütlemişler. İşin daha da kötü tarafı dereleri de hep ayı dolu memleketimin…
Sayfalar doldurulabilir bu şekilde. Hatta kitaplar bile. Okumayı sevmiyoruz ya kısa kesiyoruz o yüzden…
Onlar o atalarını bile sorgulamışlar, biz hala o atalarımızın heykellerini dikip; dağa taşa, ota boka, kerhaneye meyhaneye, hastaneye postaneye, köprüye caddeye isimlerini veriyoruz…
Başkalarıyla karşılaştırmak çok ağır geldiyse ki gelebilir/gelmiştir; bırakalım başkalarıyla karşılaştırmayı, gelin aynı konularda neler demiş atalarımız ona bakalım şimdi..:
Bir elin nesi var iki elin sesi var
Nerde çokluk orda bokluk
Azıcık aşım ağrısız başım
Atın ölümü arpadan olsun
İyi insan lafının üstüne gelir
İti an çomağı hazırla
Eğri oturalım doğru konuşalım
Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar
İyilik yap denize at
Merhametten maraz doğar
Dost kara günde belli olur
Düşenin dostu olmaz
Gün doğmadan neler doğar
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir
Cana geleceğine mala gelsin
Mal canın yongasıdır
Anasına bak kızını al
Beş parmağın beşi bir olmaz
Akıl akıldan üstündür
Aklın yolu birdir
Zararın neresinden dönersen kardır
Battı balık yan gider
Öfke ile kalkan zararla oturur
Öfke baldan tatlıdır
Lafla peynir gemisi yürümez
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Ateş olsa cürmü kadar yer yakar
Ummadık taş baş yarar
Taşıma su ile değirmen dönmez
Damlaya damlaya göl olur
Kervan yolda düzülür
Balık baştan kokar
Acele işe şeytan karışır
Sona kalan dona kalır
Fazla mal göz çıkarmaz
Azı karar çoğu zarar
Harama el uzatma
Üzümü ye bağını sorma
Sakla sananı gelir zamanı
Ye malını yerler malını
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol
Hocanın dediğini yap yaptığını yapma
Zora dağlar dayanmaz
Zorla güzellik olmaz
El insaf yaa..! Bu kadar ikiyüzlülük olur mu Allah aşkına. Ama nerede olduğumuza bakınca da az bile diyesi geliyor insanın yani…
Sonuçta, tarihimizde de görüldüğü gibi seçenek olanların işi ve haddi değildir ülkeyi düzlüğe çıkarmak. Seçimle meçimle olacak iş değil bu yani. Tek yol var, o da başlıkta. Yalnız bir sorun var. Devrim yalaka işi değildir, mert yiğit delikanlı insanların işidir. Yani devrimi devrimci insanlar yapabilir ancak. Öyle makam ve koltuk peşinde koşan çıkarcı yalaka insanların yapabileceği işler de var Türkiye’de, onlar da o işleri yapıyorlar zaten…
Kurtuluş mu..? Herkes kendi devrimini yapacak önce. Sonra devrim kendiliğinden gelir, güle oynaya, kırmadan dökmeden, incitmeden. Bilmem anlatabilmiş mi Karl Marx ve Mahir Çayan…
Albert Einstein da anlatamamışsa ben niye konuşuyorum ki…