Benim iki büyük eserim vardır; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir… Mustafa Kemal ATATÜRK
Geçtiğimiz günlerde elli gün arayla Atatürk’ün iki büyük eserinin yüzüncü doğum günleri kutlandı. Bugün de elli gün büyük olanın kurultayı var. Sekiz kere genel başkan değiştirmiş, iki darbe bir muhtıra görmüş; darbelerin birinde kendine “en büyük Atatürkçü benim” diyen omuzları demir dolu bir geri kafalı tarafından kapatılmış ve onbir yıl kapalı kalmış dünyanın en eski dört partisinden birinden; başka bir özelliği de dünyanın en çok deprem yaşayan partisinden söz edeceğiz dilimiz döndüğünce. Yani işimiz çok zor..!
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi 38. Kurultayını topluyor bugün. Geleceğinin çok farklı olmayacağı kesin olarak belli olsa da umarım bugün dokuzuncu kez genel başkanlarını değiştirmiş olurlar…
“Bozuk düzende sağlam çark olmaz” ifadesi, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir teoremdir. Cumhuriyet Halk Partisi de bu topraklardaki aşırı bozulmadan payına düşeni fazlasıyla almış ve Atatürk’ün partisi olmanın çok uzağında sağdaki uçuruma yuvarlanmıştır. Soldaki uçuruma yuvarlanmış olsaydı bu kadar koymazdı belki de…
Kurultay sürecinde doğduğum ilçe ve kentin kongrelerine katıldım. İlçemde salonun tamamını kentimde de yarıya yakınını tanıyordum. İzlenimlerimi bitiş cümlesine saklayarak Ankara’ya kurultaya gidelim…
Siyaset bildiğim bir konu değil, bilmek istediğim konular arasında da yok. Siyaset yapan insanların ikiyüzlü sahtekarlıkları ilgilendiriyor beni. Kurultayda genel başkan adaylığı için adı geçen dört kişiden insana daha yakın olan ikisi büyük olasılıkla aday gösterilmeyecek bugün delegeler tarafından. Çünkü herkes birinin adamı ve onların adamı yok. Diğer ikisi ise uzun yıllardır çok yakın çalışma arkadaşı olarak aynı gemide birlikte çalışıyorlar. Kaptan “gemiyi limana sağlam götüreceğim, ondan sonraki kaptanı da ben belirleyeceğim” diyor; kaptan ben olacağım diyen adam da ona “gemiyi niye tehlikeye atmıştın” diyor. Sanki başka gemilerdeymişler gibi, hatta başka denizlerde. Neyse, dedim ya siyaset bildiğim bir konu değil, böyleyse zaten hiç bilmeyeyim, hiç öğrenmeyeyim de. İlçem ve kentimdeki delege pazarlıklarıyla ilgilenmediğim gibi bu kurultaydaki mezhepler arasındaki pazarlıklarla da ilgilenmiyorum doğrusu…
Bütün eleştirilerimize ve eksiklerine rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin sigortasıdır ve bu gerçek hiç değişmeyecektir. Ancak CHP’nin bütün enerjisini iç çekişmelere ve kavgalara harcayan bir parti olmaktan kurtarılarak Türkiye’nin sorunlarına zaman ayıran ve çözüm için enerji harcayan bir parti konumuna getirilmesi gerekmektedir. Hem de acilen. Lütfen değiştirin. Çünkü yenilen değişmedikçe yenen asla değişmeyecektir…
İlçe ve İl kongrelerinde gördüklerime gelince. Tam kör olmayan, birazcık görebilen herkesin çok kolayca görebileceğini de varsayarak bütün ilçe ve il kongrelerine uyarlarsak..:
Bütün CHP örgütleri Genel Başkanlık için canını dişine takarak çalıştığının yarısı kadar Genel Seçimlerde çalışmış olsaydılar Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olarak kurultay salonuna girecekti bugün…