Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Davut HACIHASANOĞLU
Köşe Yazarı
Davut HACIHASANOĞLU
 

CUMHURİYET

Düşündü birdenbire kayalardaki adam,  kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri.  Kim bilir onlar ne kadar büyük,                        ne kadar uzundular?  Birçoğunun adını bilmiyordu,  yalnız,  Yunan'dan önce ve seferberlikten evvel  Selimşahlar Çiftliği'nde ırgatlık ederken Manisa'da                    geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek. Dağlarda tek                      tek                           ateşler yanıyordu.  Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki  şayak kalpaklı adam  nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden          güzel, rahat günlere inanıyordu  ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,  birdenbire beş adım sağında onu gördü.  Paşalar onun arkasındaydılar.  O, saatı sordu.  Paşalar : «Üç» dediler.  Sarışın bir kurda benziyordu.  Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.  Yürüdü uçurumun başına kadar,  eğildi, durdu.  Bıraksalar  ince uzun bacakları üstünde yaylanarak  ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak  Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı…                        Nazım Hikmet   Bırakmadılar ama sen atladın..! Sana inananlar arkandan yürüdü ve sonra Cumhuriyet’e kadar gittiniz. Kurduğun genç Cumhuriyet bir sürü badireler atlatarak 100 yaşına giriyor yarın. Hangi tarafından anlatsam ki..! O kadar çok gerici bağnaz  düşmanın var ki anlatamam Paşam. Nasıl anlatayım Amerikan uşağı sözde İsrail düşmanlarını..? Yaptıklarını anlat dersen onu hiç anlatamam Paşam. Yerlere Coca Cola dökmekten başka yedikleri hiçbir bok da yok, yok..!   Hiç utanmadan sıkılmadan, geldiği gibi giden gemiye binip kaçan adamlara ecdat, sana ayyaş demeğe devam ediyorlar hala. Etsinler Paşam cehenneme kadar yolları var. Biz senin yolundayız. Onlar saraylarda yaşayıp manda yoğurdunun içine Medine hurması doğrayıp yesinler ardından  deve sidiği içsinler biz beyaz leblebini rakının içine doğrar yeriz…   Neyse Paşam, sen boş ver bu Orta Çağ kafalı geri zekalı şarlatanları. Hani dediğin her şeyi yapmıştın ya, oradan devam edelim. Hani 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiğinde boğazdaki işgal ordularının gemilerine bakarak yanındakilere “geldikleri gibi giderler“ demiştin ve 4 yıla kalmadan hepsini tek tek göndermiştin ya.  Hani 8 Temmuz 1919 günü sabaha karşı Osmanlı askerliğinden istifa ettikten sonra “yaz çocuk : Zaferden sonra şekl-i hükümet, Cumhuriyet olacaktır” demiştin ve 4 yıl sonra yarın Cumhuriyet’i ilan etmiştin ya. Hani “yaz çocuk : Kastamonu’da şapka giyeceğiz” dedikten 6 yıl sonra 23 Ağustos 1925’de Kastamonu’ya gidip şapkayı halka tanıtmıştın ya. Sana söz bize dediklerini de biz yapacağız Paşam. Hani “benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demiştin ya. Sana söz paşam, yarınki Cumhuriyet Bayramı törenlerini  müslümanların sözde yası için iptal edip bugün dünyanın yarısının terör örgütü dediği Hamas’a destek mitingi düzenleyen Orta Çağ kafalı Cumhuriyet düşmanlarını da geldikleri gibi göndereceğiz ve kurduğun Cumhuriyet sonsuza dek yaşayacak…   Bayramımız kutlu olsun…

CUMHURİYET

Düşündü birdenbire kayalardaki adam, 

kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri. 
Kim bilir onlar ne kadar büyük, 
                      ne kadar uzundular? 
Birçoğunun adını bilmiyordu, 
yalnız, 

Yunan'dan önce ve seferberlikten evvel 
Selimşahlar Çiftliği'nde ırgatlık ederken Manisa'da 
                  geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.

Dağlarda tek 
                    tek 
                         ateşler yanıyordu. 
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki 
şayak kalpaklı adam 
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden 
        güzel, rahat günlere inanıyordu 
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, 
birdenbire beş adım sağında onu gördü. 
Paşalar onun arkasındaydılar. 
O, saatı sordu. 
Paşalar : «Üç» dediler. 
Sarışın bir kurda benziyordu. 
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. 
Yürüdü uçurumun başına kadar, 
eğildi, durdu. 
Bıraksalar 
ince uzun bacakları üstünde yaylanarak 
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak 
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı…

                       Nazım Hikmet

 

Bırakmadılar ama sen atladın..! Sana inananlar arkandan yürüdü ve sonra Cumhuriyet’e kadar gittiniz. Kurduğun genç Cumhuriyet bir sürü badireler atlatarak 100 yaşına giriyor yarın. Hangi tarafından anlatsam ki..! O kadar çok gerici bağnaz  düşmanın var ki anlatamam Paşam. Nasıl anlatayım Amerikan uşağı sözde İsrail düşmanlarını..? Yaptıklarını anlat dersen onu hiç anlatamam Paşam. Yerlere Coca Cola dökmekten başka yedikleri hiçbir bok da yok, yok..!

 

Hiç utanmadan sıkılmadan, geldiği gibi giden gemiye binip kaçan adamlara ecdat, sana ayyaş demeğe devam ediyorlar hala. Etsinler Paşam cehenneme kadar yolları var. Biz senin yolundayız. Onlar saraylarda yaşayıp manda yoğurdunun içine Medine hurması doğrayıp yesinler ardından  deve sidiği içsinler biz beyaz leblebini rakının içine doğrar yeriz…

 

Neyse Paşam, sen boş ver bu Orta Çağ kafalı geri zekalı şarlatanları. Hani dediğin her şeyi yapmıştın ya, oradan devam edelim. Hani 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiğinde boğazdaki işgal ordularının gemilerine bakarak yanındakilere “geldikleri gibi giderler“ demiştin ve 4 yıla kalmadan hepsini tek tek göndermiştin ya.  Hani 8 Temmuz 1919 günü sabaha karşı Osmanlı askerliğinden istifa ettikten sonra “yaz çocuk : Zaferden sonra şekl-i hükümet, Cumhuriyet olacaktır” demiştin ve 4 yıl sonra yarın Cumhuriyet’i ilan etmiştin ya. Hani “yaz çocuk : Kastamonu’da şapka giyeceğiz” dedikten 6 yıl sonra 23 Ağustos 1925’de Kastamonu’ya gidip şapkayı halka tanıtmıştın ya. Sana söz bize dediklerini de biz yapacağız Paşam. Hani “benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demiştin ya. Sana söz paşam, yarınki Cumhuriyet Bayramı törenlerini  müslümanların sözde yası için iptal edip bugün dünyanın yarısının terör örgütü dediği Hamas’a destek mitingi düzenleyen Orta Çağ kafalı Cumhuriyet düşmanlarını da geldikleri gibi göndereceğiz ve kurduğun Cumhuriyet sonsuza dek yaşayacak…

 

Bayramımız kutlu olsun…

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort