Benim gibi tarih cahili biri biliyorsa az biraz okuyan herkes mutlaka biliyor olmalıdır. Orta Çağ Avrupa’sında düello vardı, bizde pusu. Ve bizde her alanda hala pusu olduğunu görüyoruz. Özellikle ticarette ve siyasette. Sporda bile…
Olmayanı hatırlamaz insan ama olanı unutabilir. Benim hatırladığım 5 kere çağ atladık faşist 80 darbesinden sonra. Kimbilir unuttuklarım kaç tanedir. En son aynı kadrolarla 3 kere çağ atladık ama hala Orta Çağ’ın derebeylik Avrupa’sına gelemedik bir türlü. Düello yapacak namuslu delikanlılardan kat kat daha çok pusu peşinde koşan alçaklarla dolu ülkemiz…
Ama burnunuzdan kıl aldırtmayız hiçbir zaman biz. Bütün dünya bizi kıskanır, bütün evren bizi çekemez deriz acınacak halimize. Özellikle doğup büyüdüğüm kentin erkekleri, sağcısı solcusu hepsi. Kadınlarından hiç duymamışım. Fatih’in fethettiği Yavuz’un yönettiği Kanuni’nin doğduğu şehirin insanıyım ben. Bunu öyle bir söyleriz ki, anlatamam. Sanki Cern Laboratuvarının baş fizikçisiyiz. İşte bize öyle olduğumuz için bizi yöneten dünya liderimiz Trabzon’a mitinge geldiğinde “sen Trabzon’sun büyük düşün” diyor bize. Biraz sonra Gümüşhane’ye gidip orada da sen Gümüşhane’sin büyük düşün diyecek ama biz onu anlamayacağız işte. ..
Bırak doğduğun yeri, yaşadığın ülkeyi; sen kinsin ona bak be kardeşim. Yaşadığın şehirde kadınlara tecavüz ediliyor sen bunu umursamıyorsun. Yürüdüğün sokaklarda kadınlar dövülüyor vuruluyor öldürülüyor görmüyorsun. Yanından geçtiğin kuran kurslarında küçücük çocuklara tecavüz ediliyor duymuyorsun. Yaylaların ormanların derelerin ırmakların sömürücülere peşkeş çekiliyor sen, “ırmağının akışına ölürüm Türkiyem” diye Türkü söylüyorsun. Ölürüm deme boşuna be kardeşim, sen zaten çoktan ölmüşsün…
Ondan sonra da bütün dünya bizi kıskanıyor diyen insanları başının üstünde tutuyorsun. Biraz yüzleşsen geçmişinle bugününle yarının daha güzel olacak ama yapmıyorsun. Yani bir of çeksen karşıki dağlar yıkılacak ama çekmiyorsun işte. Oysa o kadar gerekli ki. Başlayalım mı hemen…
O eğlenmediğin, bizi kıskanıyor dediğin ülkelerdeki insanlara ataları “herkes her şeyde sorumludur” demiş senin ataların sana “her koyun kendi bacağından asılır” demiş…
Onlara ataları “senin değilse alma” demiş seninkiler sana “üzümü ye bağını sorma” demiş…
Onlara ataları “gül veren elde gül kokusu kalır” demiş, seninkiler sana “bal tutan parmağını yalar” demiş…
Onlara ataları “dürüstlük en iyi siyasettir” demiş, seninkiler sana “Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı diyeceksin” demiş…
Sayfalar doldurabiliriz bunlara benzer sözlerle ama uzatmıyoruz. Ne olduğumuzu bilirsek ne olmadığımızı da bileceğiz. Yüzleşirsek geçmişimizle bugünümüzle yarınımızı düzelteceğiz ama yapmıyoruz bunu. Çünkü kolayını seçmeyi başarı hatta zafer zannediyoruz…
Ve koca bir geleceği kaybediyoruz…