Ne kokusunu rüzgara veren çiçek özünden bir şey kaybeder ne de o kokuyu başkalarına götüren rüzgar...
Filozof Davudof
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki utanılacak şeylerden başka yazacak güncel konuya rastlamak neredeyse çölde kutup ayısına rastlamak gibi bir şey. Bahtsız bedevi şansınız varsa o başka tabi. Yoksa ne yazacaksınız. Ya dün kardeşim Esad’dan yarın katil Eset’e evrilen dünya liderini yazacaksınız ya da benim için Miçotakis diye biri yokturdan Miçotakis benim en iyi komşumdura evrilen kainat liderini. Ya Fatih Terim borsasını ya maç hakemine yapılan utanmazlığı ya hukuk hakemlerinin yaptığı utanmazlıkları ya da siyasetin çirkin pazarlıklarını. Muhtarlık seçimlerinde bile daha çirkin ve rezilce yapılan pazarlıkları ya da. Gelin başka şeyler anlatalım o zaman. Ama ne anlatalım işte…
Anlatacak bir şey bulamayınca yaşadıklarından anlatırmış insan. Aslında sadece Ataol Behramoğlu’nun YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR şiirini yazmak fazlasıyla yeterli olacaktı ama hiç şiir okuyasım yoktu bu sabah. Gelin gizemli bir yolculuğa çıkalım o zaman..:
Hayat gizemli bir yolculuktur. Bu yolculuğun güzelliği de manzara hariç yol arkadaşlarınızın güzelliği kadardır. Manzara da sadece aşktır. Ancak yol arkadaşlarınızın bazıları yolda kalarak bazıları da yoldan ayrılarak bu güzelliğe çirkin izler çizeceklerdir. Bazen sık sık olacaktır bu çizgiler. Bırakın gelebildikleri yere kadar eşlik etsinler hayatınıza o insanlar. Siz onların bıraktığı boşluğu yeni yol arkadaşlarıyla doldurmaya çalışın; yani o çizgileri sollama çizgisi olarak katın hayatınıza. Sonra onlar da gideceklerdir ve siz yine yeni yol arkadaşlarınızla devam edeceksiniz gizemli yolculuğunuza...
Gidenler çoğu zaman yalnız gitmeyeceklerdir ama, buna da hazırlıklı olun. Her giden sizden de bir şeyler alıp götürecek ve aldıklarının yerine bir boşluk bırakacaktır. Ve yolculuk bu şekilde devam edecektir son durağa kadar...
Bazen öyle müthiş insanlar da eşlik edecektir ki bu gizemli yolculuğunuza gidişleri sadece boşluk bırakmayacaktır hayatınızda, yokluk da bırakacaktır. Ve onların bıraktığı yokluğu siz hiç bir şeyle dolduramayacaksınız. Hayatın bir insana sunabileceği en büyük armağanın güzelliği de bu insanların sayısıyla orantılıdır. Hayatınızı böyle insanlarla doldurmaya çalışın, yolculuğa onlarla çıkın ve gitmelerine asla izin vermeyin. Tutamazsanız da siz gidin arkalarından. Son durağa kadar. Yani onlar dünyadan gidene kadar. Ya da siz...
19. yüzyılın büyük Rus yazarlarından Turgenyev soğuk bir akşamüstü evine doğru giderken yolda bir dilenci ile karşılaşır. Bütün ceplerini arayan Turgenyev ceplerinde 1 kapik bile bulamaz. Bunun üzerine kendisine uzatılan soğuk elleri avuçlarına alıp ısıtarak “kusura bakma kardeşim, sana verebilecek hiçbir şeyim yok” der. Dilenci minnettar bir tavırla “verdiniz ya efendim, bana kardeşim dediniz” diyerek teşekkür eder...
Yani diyeceğim o ki; her zaman insanlara verebileceğiniz bir şeyleriniz vardır. Üstelik hiçbir şeyiniz eksilmeden, özünüzden hiçbir şey kaybetmeden...
Sevgiyle dostlukla ve aşkla kalın…