Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Cemil Kıran
Köşe Yazarı
Cemil Kıran
 

Kınalı Kuzular !

    KINALI KUZULAR..! Rahmetli Neşet Ertaş konserinden birinde   ‘’Hey onbeşli, onbeşli’’ türküsünü söylemeye  başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türkü muazzam, söyleyen üstad olunca, birden ayağa kalktı; Durun.! Diye kesti türküyü. Ne yapıyorsunuz? der.  Salon şaşkındır.! İçeride sessizlik hakim. Ne olduğunu anlamayan seyirci birbirine bakar. Ayakta bir eli yüreğinde üstadın.  Titreyen sesi, söze girmesine engel olur bir ara. Sonunda mütevâzı tonu yankılanır salonda. "Bu oyun havası değil dostlar, ağıttır, ağıt."    Yıl 1915. 18 yaşına gelen gençlerin askere gittiği zamanlar. Ancak vatan öyle güç durumda ki, yeni bir kanun çıkıyor. Gücü kuvveti yerinde ve gönüllü olan çocuk yaştaki gençler de İstiklal Mücadelesine katılabilecekti.   Tokat'lı Halil bu genç yüreklerden birisi idi. Yanında bir sürü 14-15 yaşında çocuklar da ona emânet. Bir daha kavuşamayacaklarını bildikleri halde kına yakıp gönderiyor anaları. Halil, Çanakkale’de çarpışırken anası Rum çeteleri tarafından öldürülür. ay parçası gibi güzel sözlüsü de kaçırılır. Türkünün aslıda budur ya.   Acı gerçeklerin ağıtla çığlığı, düşünürken bile soluk almanın ızdırabıdır kutsal Onbeşliler. Aynı dönem Çanakkale ve İstiklal Harbinde sayısız çocuk, vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Konya, Trabzon, İzmir ... Liseleri, 1915 te tek bir mezun veremez.   İstanbul Tıp Fakültesi eski adıyla Darülfünun'un da Çanakkale destanında yeri apayrıdır. 1915 te darülfünun 2.500 kadar 1. Sınıf öğrencileri okulunu bırakarak Çanakkale’ye koştu. İki tümen halinde Çanakkale’ye gelen öğrenciler, bir Anzak baskınında şehit olurlar. 1921 yılında hiç mezun veremeyen Darülfünun siyaha boyandı.   Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi. Tükettiği insanlar haddi hesabı aşıyordu. İngilizler şehit olan gençlerimizi, "çiçeğin tomurcuğu" ve "vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı.     Koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu. O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti. O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi. İşte bu Türkü, Çanakkale destanı yazan Gül Goncalarının ağıtıdır. Mekânları Cennet olsun, nurlar içinde uyusunlar.. Cemil Kıran  

Kınalı Kuzular !

 

 


KINALI KUZULAR..!

Rahmetli Neşet Ertaş konserinden birinde  
‘’Hey onbeşli, onbeşli’’ türküsünü söylemeye  başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türkü muazzam, söyleyen üstad olunca, birden ayağa kalktı;

Durun.! Diye kesti türküyü.
Ne yapıyorsunuz? der.  Salon şaşkındır.! İçeride sessizlik hakim. Ne olduğunu anlamayan seyirci birbirine bakar.

Ayakta bir eli yüreğinde üstadın. 
Titreyen sesi, söze girmesine engel olur bir ara. Sonunda mütevâzı tonu yankılanır salonda.

"Bu oyun havası değil dostlar, ağıttır, ağıt."

   Yıl 1915. 18 yaşına gelen gençlerin askere gittiği zamanlar. Ancak vatan öyle güç durumda ki, yeni bir kanun çıkıyor. Gücü kuvveti yerinde ve gönüllü olan çocuk yaştaki gençler de İstiklal Mücadelesine katılabilecekti.

  Tokat'lı Halil bu genç yüreklerden birisi idi. Yanında bir sürü 14-15 yaşında çocuklar da ona emânet. Bir daha kavuşamayacaklarını bildikleri halde kına yakıp gönderiyor anaları.

Halil, Çanakkale’de çarpışırken anası Rum çeteleri tarafından öldürülür. ay parçası gibi güzel sözlüsü de kaçırılır. Türkünün aslıda budur ya.
  Acı gerçeklerin ağıtla çığlığı, düşünürken bile soluk almanın ızdırabıdır kutsal Onbeşliler.

Aynı dönem Çanakkale ve İstiklal Harbinde sayısız çocuk, vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Konya, Trabzon, İzmir ... Liseleri, 1915 te tek bir mezun veremez.

  İstanbul Tıp Fakültesi eski adıyla Darülfünun'un da Çanakkale destanında yeri apayrıdır. 1915 te darülfünun 2.500 kadar 1. Sınıf öğrencileri okulunu bırakarak Çanakkale’ye koştu. İki tümen halinde Çanakkale’ye gelen öğrenciler, bir Anzak baskınında şehit olurlar. 1921 yılında hiç mezun veremeyen Darülfünun siyaha boyandı.
 
Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi. Tükettiği insanlar haddi hesabı aşıyordu. İngilizler şehit olan gençlerimizi, "çiçeğin tomurcuğu" ve "vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı.    

Koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu. O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti.

O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.

İşte bu Türkü, Çanakkale destanı yazan Gül Goncalarının ağıtıdır.

Mekânları Cennet olsun, nurlar içinde uyusunlar..

Cemil Kıran

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort