Türkiye Yaşlanıyor mu?
Özellikle gençleri çok ilgilendiren bir konu. Çünkü daha fazla yaşlıyla yaşayacaklar ve yaşlıların çoğalması onların hayatını ve ekonomik dengelerini etkileyecek. İstihdam meseleleri açısından da etkileri olabilir. Türkiye gerçekten yaşlanıyor; şu anki duruma bakarsak, dünyada birçok referansa göre 2024 itibariyle ülkemizdeki 65 yaş üstü nüfusun oranı %9,9. Bu aslında az değil, çünkü dünya nüfus piramidinde 0-4 yaş arasının %25'ini oluşturduğu bir yapı var. Ancak, Türkiye'de 65 yaş üstü 9 milyon kişi olduğu göz önünde bulundurulursa, nüfus yapısının giderek kalıp dikdörtgen halini aldığı söylenebilir.
Zirve Ülke Japonya
Yaşlı nüfus oranı yüksek olan ülkelere bakıldığında, Japonya öne çıkıyor. Benzer şekilde Avrupa’da da emeklilere yönelik maaşlar ve bakım masrafları gibi maliyetler önem kazanmış durumda. Japonya, ekonomisinde bir çökme görünmemesine rağmen üretkenlikteki liderliğinde duraklamaya başlamış gibi görünüyor.
Birçok Avrupa ülkesinde veya gelişmekte olan ülkelerde bu yaşlanma trendini tersine çevirmenin tek yolunun doğurganlık olduğuna inanılıyor. Çünkü nüfusun kendini yenilemesi, azalmaması ve bu trendin dengeli bir şekilde devam etmesi önem arz ediyor. 2011'de belli bir seviyedeyken, Türkiye’de doğurganlık oranı düşmeye başlamış durumda. Bu trendin devam etmemesi için uzun vadeli politikalar üretilmesi gerektiği düşünülüyor. Bu konuya yalnızca “daha fazla çocuk yapın” gibi basit çözümlerle değil, kapsamlı politikalarla yaklaşmak önem taşıyor.
Doğurganlık Oranındaki Düşüş
Doğurganlık oranındaki düşüşün toplum için yarar mı, zarar mı getireceği konusunda farklı görüşler var. Ancak, iki tarafı olduğu söylenebilir: Birincisi toplumun yenilenme ihtiyacı; ikincisi ise yaşlanan nüfusa daha iyi sağlık ve sosyal hizmetlerin sağlanması gerekliliği. Avrupa'nın geleceği doğurganlık oranı aşağı doğru giderken nasıl etkilenecek? Türkiye açısından da benzer sorular sorulabilir.
Mesela, doğum oranlarının geçmişte yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu’da, ekonomik zorluklar nedeniyle bu oranlar son yıllarda düşüş gösteriyor. Geçim sıkıntısı nedeniyle aileler daha fazla çocuk yapma konusunda tereddüt etmeye başlamış durumda. Bununla birlikte, çocuğunu özel okula göndermeyi isteyen ebeveynlerin sayısı da artıyor. Bu da eğitimin kalitesine verilen önemin arttığına işaret ediyor.
Eskiden devlet okulları standardı aynı düzeyde sunarken, günümüzde ekonomik zorluklar ve özel okullara yönelim gibi değişimler yaşanıyor. Bunun sonucunda, çocukların kaliteli eğitim almasının yanı sıra yaşlanan nüfusun çalışanlar üzerindeki yükü de giderek artıyor.
Referans Alınacak Veriler
Toplumun yaşlanma sürecinde bazı verilerin referans olarak ele alınması gerekiyor. Örneğin, Singapur gibi ülkelerde de yaşlanma görülmekle birlikte, yaşlanan nüfusun sigorta ve emeklilik gibi hizmetlerden yararlanması için çeşitli mekanizmalar geliştirilmiş durumda. Emeklilerin, kendilerinden kesilen paralarla insanca bir yaşam sağlamaları önemlidir. Bu çerçevede, Türkiye’nin yaşlanan nüfusu dikkate alarak uzun vadeli sosyal ve ekonomik politikalar üretmesi gerekliliği söz konusu.
Gelecekte toplumların yaşlanma sürecine yönelik farklı çözümler geliştirmesi gerekebilir. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte çeşitli yeniliklerin de bu süreci destekleyebileceği düşünülmektedir.