Geçen hafta Amerika'da iken "bir otomobilin plakası" dikkatimizi çekti.
Plakada "damga... Mühür... Madalya gibi bir şey" vardı. Sonra "sürücüsüne" baktık. Madalyalıydı. Sürücü otomobilini parketti. Park yerindekiler ona "saygıyla... Sevgiyle... Tebessümle" bakıyorlardı.
Kimi de gidiyor "madalyalı adamın" elini sıkıyordu. Yanımızdakilere sorduk: - Bu adam kim? Bu madalya neyin, nesi? Dediler ki "bu bir gazi... Yakasındaki de Purple Heart." Purple Heart... Türkçesi "mor kalp." Askerlik görevini yaparken yaralananlara verilen madalya.
Polis "mor kalpli" adama selam duruyor. Lokantadaki garson "mor kalpli" adama "en iyi masayı" gösteriyor. Bazı müşteriler de "mor kalpli" adamın yanına yaklaşıp "siz, bizim için savaştınız... Teşekkürler" diyor. "Mor kalpli" adamla resim çektirenler bile var.
Oysa son 20 yıldır savaştığımız terörde 'artık beş on tane kaldı, bittiler onlarında ayakkabı numarasına kadar biliyoruz' diye her sene tekrarlanan haberlerin aksine, hayatlarını kaybeden binlerce şehit ve bizler için ölümü göze alan, çarpışma sonrası çoğu sakat kalan ONBİNLERCE gazimiz var. SAĞIMIZ, solumuz "gazi" dolu... Ara, sıra Hastanelerdeki gaziler hakkında gazetelerde bir röportaj yayınlanır... fakat sonrasını bilmiyoruz.
Bizim için yaralanan bu yiğitler "ne yer, ne içerler, yetecek maaşları - normal bir lokantaya gidecek paraları var mı, gittikleri yerde garson, görevli onlara nasıl davranır, polis selama durur mu ?" Bilmiyoruz.
MADALYA...
1782 yılında George Washington tarafından ilan edilen Purple heart - mor kalp madalyası "Alt tarafı" teneke parçası. Maliyeti "kaç para" ki? Ama "anlamı... Ağırlığı" para ile ölçülebilir gibi değil. Sahi biz de "bizim için yaralanan" insanların yakalarına "böyle bir madalya" takıyor muyuz? Bunu da bilmiyoruz. AMERİKA'da "mor kalpli" adamla ilgilendik. Öğrendik ki "asker emeklileri için" özel hastaneler, bakım yurtları var kapıları "mor kalpli" adama, ömür boyu açıktır. En bilineni Washington'daki Arlington Mezarlığı. "Mor kalpli" adamın gömüleceği yer Şehitlikleri var.
BİZ konu ile ilgilenince, yıllardır Amerika'da (Evansville) üniversite hocalığı yapan Mehmet Kocakülah gösterdiği takvimde "önemli günler" işaretli.Bunlardan biri de Gaziler Günü." Her yılın 11 Kasım'ında bankalar, okullar, hükümet binaları kapalı. Her yerde "geçit törenleri" düzenleniyor ve bütün ülke "mor kalpli" gazilere teşekkür ediyor.
KOCAKÜLAH Hoca'nın eşi Amerikalı... Janine. Ondan rica ettik. "Mor kalpli" adam ne yer, ne içer, nerede çalışır? Öğrenmesini istedik. Öğrendi... Eğer "gazi" çalışabilir durumdaysa, eyalet ve devlet genelinde ona mutlaka ÖNCELİKLİ iş buluyor. Çalışamayacak durumdaysa, kalacağı parasız ev dahil bütün ihtiyaçlarını, ÖMÜR BOYU karşılıyor.
AMERİKA'da beyaz, siyah, kadın, erkek, zengin, fakir "herkes eşit." Ama "mor kalpli GAZİ üstün insan" Onun sahip olduğu ayrıcalığa "Amerikalı parlamenter bile" sahip değil. AMERİKA'dan döneli epey oldu fakat kafamız hala "mor kalpli" adamda. O "mor kalpli" adam, ülkesi için yaralandı. Ya bizim "gazilerimiz" ne için, kim için yaralandılar ?
Ey gazi!..
Yakana bir madalya takamadık. Madalyalı pek çok "Kurtuluş Savaşı Gazisi"ni ise bir dilim ekmeğe muhtaç ettik. Amerikalı, 11 Kasım'da gazisine "şükranını" sundu. Bari biz de bugün başımızı eğerek "özürümüzü" sunalım:
Ey bizim için ölümü göze alan hayatı kararan gazi, senden özür diliyoruz.
Alıntı