Anadolu'nun iyi, temiz, adil gıdaları Terra Madre Anadolu ile dünyaya tanıtıldı
Anadolu'nun iyi, temiz, adil gıdaları Terra Madre Anadolu ile dünyaya tanıtıldı
91. İzmir Enternasyonal Fuarı ve Terra Madre Anadolu kapsamında kente gelen Slow Food (Yavaş Gıda) Birliği temsilcileri, İzmir'in 8 bin 500 yıl önceki yerleşim yeri olan Yeşilova Höyüğünü ziyaret etti.
Bu yıl 91. İzmir Enternasyonel Fuarı ile eş zamanlı açılan dünyanın en önemli gastronomi fuarlarından Terra Madre Anadolu, 22 Slow Food Birliği liderini de ağırladı. Slow Food International Genel Sekreteri Paolo Di Croce ve Andrea Amato’nun da bulunduğu heyet, Yeşilova Höyüğü’nü ziyaret etti. Kazı Başkanı Doç. Dr. Zafer Derin, İzmir tarihini 8 bin 500 yıl geriye çeken Yeşilova Höyüğü’nde balıkçılık avında kullanılan gereçler ile 5 bin yıllık olduğu tahmin edilen üzüm çekirdekleri ve 8 bin yıl öncesine ait mutfak malzemeleri bulduğunu anlattı. Slow Food Birliği temsilcileri, Urla’da bulunan Köstem Zeytinyağı Müzesini de gezdi. Levent Köstem, heyete müzeyle ilgili bilgi verdi.
Panelde yavaş gıdanın önemi anlatıldı İzmir’de 91. İzmir Enternasyonal Fuarı ve Terra Madre Anadolu kapsamında Slow Food (Yavaş Gıda) Hareketi Paneli de düzenlendi. İzmir Sanat’ta düzenlenen panelin moderatörlüğünü Slow Food International Genel Sekreteri Paolo Di Croce üstlendi. Küçük üreticinin ürünlerini dünya pazarına tanıtma imkanı bulduğu fuarda, iyi, temiz, adil gıdanın önemine dikkat çekildi. “İyi, temiz ve adil gıda peşinde koşuyoruz” Panelde konuşan İzmir Köy-Koop Birlik Başkanı Neptün Soyer, kırsal bölgelerin ciddi bir nüfusa sahip olduğunu, bunun da üretim açısından önemli olduğunu söyledi. Neptün Soyer, “İzmir’in kırsalında nüfus oranı neredeyse yüzde 35. Bu nüfus çok kıymetli. Çünkü kırsalda nüfus demek toprağa sahip çıkan köylü ve üretim yapan çiftçi demek. Biz de 1971’den beri örgütlenerek İzmir’in kırsalında iyi, temiz, adil gıda peşinde koşuyoruz” diye konuştu. “Slow Food bu sistemi değiştirmeli” Panelin moderatörü Slow Food International Genel Sekreteri Paolo Di Croce de farkındalık yaratmak için sağlıklı yiyeceğin çok önemli olduğunu belirtti. Paolo Di Croce, “Gerçek olmayan salataları satın almak için on kat daha fazla para veriyoruz. Çünkü salataları evde yıkamak istemiyoruz. Slow Food bu sistemi değiştirmeli” dedi. Paolo Di Croce, panelde bir de çağrıda bulunarak, şunları söyledi: “Gelin birlikte çalışıp daha çok insana ulaşalım. Salata yıkamaya başlayalım. Gerçek yiyeceklerle, endüstriyel gıdalar arasındaki farkı anlayalım. Tam olarak başarılı olacağımız gün, bu dünyadaki her kişinin temiz ve sağlıklı gıda yiyebileceği gün olacak. Dünyada tek bir kişi bu hakka sahip olmadığında bile Slow Food başarılı olmamış demekt ir.” “79 yerel ürün var” Slow Food Bardacık Lideri Nedim Atilla, Slow Food felsefesi içerisinde yer alan Nuh’un Ambarı projesine değinerek, “Bu proje ülkemizdeki biyolojik çeşitliliği ve benzersiz lezzetleri korumak adına AB tarafından finanse edilmekte. Bu proje sayesinde kaybolmakta olan tek bir türü, bir tek lezzeti bile kurtarsak kârdır. Nuh’un Ambarında Türkiye’den 79 ürün bulunuyor” dedi. “Gizli mücevherleri korumaya kendini adadı” Slow Food Tarsus Sözcüsü Yasmina Lokmanoğlu ise Slow Food’un Türkiye’nin gastronomi mirasına katkı sağlayacağını belirterek “Slow Food, Anadolu ve Trakya mutfağının gizli mücevherlerini tanıtmaya ve korumaya kendini adadı” dedi. Slow Food Bodrum Lideri Deniz Kurtsan da “Türkiye'de Yavaş Peynir” başlıklı konuşmasında, “Endüstriyel rekabet koşullarında ayakta kalmaya çalışan peynir zanaatkârları, ürettikleri doğal peynirleri doğrudan tüketiciyle buluşturmak ve doğal peynirlerin pazardaki yerini güçlendirmeyi hedefliyor” ifadelerini kullandı. Slow Fish Mersin sözcüsü Ezgi Biçer, “Unutmayalım, sofralarımıza gelen balıkların besin zinciri bizlerin denizlerimizi ne kadar karasal atığa mahkum ettiğimize bağlı. Dolayısıyla, hep birlikte umduğumuzu bulamıyorsak, bulduğumuzu toplayalım ve ekosisteme umut olalım” dedi. Slow Food Mahal Sözcüsü Raziye İçtepe ise “Doğayı ve insan sağlığını aynı anda koruyan yavaş zeytinyağı kriterleri beş başlıkta toplandı. Bunlar sırasıyla ağaçların özelliklerini, zeytinliğin bakımını, biyolojik çeşitliliği ve nihayetinde zeytinin hasat ve sıkım biçimlerini kapsıyor. Böylelikle sadece tüketicinin sağlığı ve damak tadı değil, aynı zamanda zeytin ağaçları ve ekosistemi de korunmuş oluyor” dedi. İEF’de Slow Food rüzgarı Uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ünlü İtalyan şef Claudio Chinali ve şeflik eğitimini İtalya’da tamamlayan Osman Serdaroğlu Mutfak Şovu Sahnesi’nde “Geleneksel Türk Yemekleri- Akdeniz Yemeklerindeki Benzerlikler ve Farklılıklar” oturumunda bir araya geldi. Türk ve İtalyan yemekleri arasındaki benzerliklere dikkat çeken şefler; iyi ve lezzetli yemeğin temelini bölge mutfağı ile mevsimsel yalın ürünlerin oluşturduğunu söyledi. Tarım alanlarının korunması gelecek için hayati önem taşıyor Terra Madre Anadolu kapsamında düzenlenen “İzmir Sanat Bahçesi’ söyleşileri de ilgi topluyor. Moderatörlüğünü Slow Food Bardacık Eş Başkanı Yeşim Yassıoğlu’nun üstlendiği “Tarım Alanlarının Korunması” başlıklı söyleşide doğa, tarım, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, gıda ve su güvenliği gibi birçok hayati konu konuşuldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Suphi Şahin, tarım topraklarının doğru planlama ile korunabileceğini vurgulayarak, yasalar, yetki karmaşası, kentleşme, yeterli denetim olmaması gibi birçok nedenle bunun sağlanamadığını belirtti. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Kuşlar, endemik bitkiler, iç su balıkları, büyük yabani memelilerin yaşadığı alanların yüzde 45’i tarım alanları. Kendimiz için önemsediğimiz bu alanları orada yuvasını kuran, beslenen, göçle gelen hayvanlar için de önemsemeliyiz” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” anlayışına dikkat çekerek, “Baktığımızda, tamamıyla doğayı koruma amaçlı bir politika. Yaptığımız işler yalnızca küçük üreticilerin, kooperatiflerin gelirini artırıcı işler değil. Üretim yaptırırken aynı zamanda doğada varlığını sürdüren tüm canlıların varlığını eş miktarda gözeterek bunu yapıyoruz” dedi. EGEÇEP’ten Yüksek Ziraat Mühendisi Tevfik Türk ise 17 yılda kaybedilen tarım arazi oranına dikkat çekerek “İzmir’de de 351 bin hektardan 321 bin hektara geldik. 30 bin hektar kayıp” dedi. Kültürpark’taki etkinlikleri, birçok ziyaretçinin yanı sıra İtalya’nın İzmir Konsolosu Valerio Giorgio da ilgiyle takip etti.