Mert Fırat ve Zülfü Livaneli Yeniden Storytel’de Buluştu

Zülfü Livaneli’nin son romanı olan ve II. Abdülhamid’in saraydaki son gününden başlayarak kendi dönemine ışık tutan ‘Kaplanın Sırtında’, Mert Fırat’ın seslendirmesiyle şimdi Storytel’de.

 

Otuz üç yıl süren bir saltanat, ardından bir gece yarısı gelen Selanik sürgünü. Tahttan indirilişinin üzerinden bir asırdan uzun bir zaman geçmiş olan II. Abdülhamid’in yaşamının en ilginç evresi, Livaneli’nin çağdaş anlatısıyla gün yüzüne çıkıyor. Devrik padişahın, ihtilalci fikirlerin filizlendiği Selanik şehrindeki günleri hem bir vicdan muhasebesi hem de yoğun bir psikolojik gelgit dalgası. Türk edebiyatının kuşak bağı Zülfü Livaneli, II. Abdülhamid’in tahtını kaybettikten sonra yaşadıklarına odaklanırken, bireyi, toplumu, devleti ve iktidarı sorguluyor. Selanik sürgünü boyunca Sultan’ın ve maiyetinin hususi doktoru olan Tabip Yüzbaşı Atıf Hüseyin Bey’in hatıratından hareketle vücut bulan bu tarihi romanda, iktidar kavramına çarpıcı bir bakış açısı sunuluyor.

 

Ve şimdi Mert Fırat, sanatçı ve yazar Zülfü Livaneli’nin Osmanlı tarihinin en tartışmalı dönemlerinden birine ve o dönemin başkahramanı olan II. Abdülhamid’e dair epik bir anlatımla sunduğu “Kaplanın Sırtında”yı Storytel için seslendirdi. Seslendirdiği kitapların dünyasıyla bütünleşen Mert Fırat, ‘Eser beni yakın tarihe geri döndürdü. Osmanlı’nın yükselişi kadar çöküş dönemi de gerçekten ilginç bir dönem ve herkesin merakını cezbeden bir konu. Çünkü farklı bakış açılarından anlatılan yakın tarih söz konusu. Zülfü Livaneli çok farklı perspektiften, farklı personalarla farklı eğitim ve bakış açısından gelen insanları çok güzel bir şekilde aynı masa etrafında toplamış ve farklı farklı karakterleri çok iyi dile getiriyor, paylaşıyor konuyu. Çok doğru bir biçimde, tarafsız bir şekilde aktarıyor. Kitap hem bir biyografi, hem bir röportaj ve tabii ki bunun bir kurgu roman olduğu da aşikar. Bütün bu türler arası zenginlik okuyanı romanın kurgusal zekasının içine çekiyor. Ve bir yandan da bir film izler gibi bir atmosferin içinde hem Osmanlıyı yeniden hatırlayıp, hem diplomasinin nasıl bir sanat olduğunu yeniden kavrayıp, hem de yakın tarihe dair ve yeni Cumhuriyet’in ayak seslerinin nasıl bir ortamda geldiğini, aslında Cumhuriyet’in nasıl bir ihtiyaç olduğunu bütün bu süreçte de görüyorsunuz. Heyecan verici, herkesin dinlemesini tavsiye ettiğim bir Zülfü Livaneli romanı daha. Engereğin Gözündeki Kamaşma’dan sonra beni yine en çok içine çeken romanlarından biri oldu, Ada romanı da benim için öyle. Tüm romanlarının bende ayrı yerleri var.’ dedi.

 

Zülfü Livaneli, yeni kitabının Storytel’de Mert Fırat’ın sesinden yer almasıyla ilgili görüşlerini paylaşarak ‘Her insan, kendi hayatının başrolündedir. İster hükümdar olsun, ister acı çeken bir köle, ilk planda kendi duyguları, kendi çıkarları gelir. Mert Fırat dostumun harika bir tonlamayla okuduğu bu romanda, tahttan düşen bir taç sahibinin hezeyanlarını, korkularını ve kendini savunma öabalarını anlattım. Aşkları, pişmanlıkları, entrikaları, haremi ve gelgitleriyle.’ dedi.